LEYLEKLER 3
Leyleklerin peşinde Aras nehrine doğru ilerliyorum. Tek ayağının üzerinde duran leylek poz verircesine yaklaşmamı bekliyor. Nehrin karşı kıyısında sessizlik hakim. Leylekler hala beni gözlüyor.
Birden bir gelin beliriyor karşı kıyıda bana bakıyor. Sağıma soluma arkama bakıyor kimseyi göremiyorum. Arkada beni bekleyen taksi sürücüsü sıkılarak beni seyrediyor.
Damadı arıyor gözlerim göremiyorum Damat ben miyim yoksa? Hadi canım!
Kulağımda bir Eleni Karaindrou ezgisi. Sessizliğin müziği bu olsa gerek. Akordeonun sesiyle coşuyorum ve leyleklere bir adım daha yaklaşıyorum.
Taksi sürücüsünün hırıltılı sesi karşı kıyıdan yankılanıyor. “Amca yaklaşma kıyıya, burası sınır, başıma bela açacaksın!”
Leyleğin biri ve bütün balıkçıllar havalanıyor, Leylek nehrin karşı kıyısına geçiyor. Gelin sisler arasında koşarak kayboluyor.
Tek ayağını üzerinde duran leylek kıpırdamıyor, bir ayağı hala tüylerinin arasında.
Sınırlar insanlar için. Leylekler 60 milyon yıldır özgür. Ülkeleri ve sınırları istedikleri gibi aşıyorlar.
Nehrin öte yanında yaşayanlar ve bu yakadaki bizler için sınırlar.
Uzaklardan dünyanın en riskli nükleer santrali Metsamor’un bacaları gözüküyor. Başkent Erivan’a 40 km ama Iğdır’a sadece 20 km. Tehlikeyi düşündükçe sınır anlamsızlaşıyor.
Arkamızda Ağrı ve onun ardındaki Küçük Ağrı bembeyaz kış geliyor.
Bir saatlik mesafede Afgan göçmenler İran sınırından Türkiye’ye girme hevesinde. Yeni ve güvenli bir gelecek arayışındalar. İran güvenlik güçleri engellemiyorlar gidenleri. Yalın ayak yüzlerce insan Iğdır üzerinden Erzurum’da ulaşma gayretinde.
Tek ayağı üzerinde duran leylek hala bana bakıyor.
“Sınırı geçtik ama hâlâ buradayız, evimize varmak için daha kaç sınır geçeceğiz”
Leyleğin Geciken Adımı, Theo Angelopoulos’un 1991 yapımı filminden.