HİROŞİMA’DA BİR NAGAZAKİ YOLCUSU

Güneşli bir Ağustos sabahı Bay Yamaguchi evinden dışarı çıktığında mutluluktan uçuyordu. Hava yaklaşık 26 dereceydi ve gökyüzü masmaviydi. Şapkasını başına özenle yerleştirdi, derin bir nefes aldı. 

Kararlı adımlarla tren istasyonuna yürürken, uçuşan rengarenk kelebekleri gözleriyle takip ediyor, kulaklarını kuş cıvıltıları dolduruyordu.

Mutluydu, çünkü 3 aylığına tasarım mühendisi olarak geldiği Hiroşima tersanesindeki görevi o gün sona ermişti. 

Nagazaki trenine yetişmek için yemyeşil patates tarlalarının yanındaki patika yolda koşuştururken, karısı ve küçük oğluna aldığı hediyeleri ellerinde sımsıkı tutuyordu. 

Başını kaldırdı, gökyüzünde artan bir uğultuyla yaklaşan uçağı şaşkınlıkla seyretti. Uçak Hiroşima şehrinin merkezinde kocaman bir daire çizdi ve bir paraşüt bırakarak, hızla uzaklaştı. 

Kısa bir süre sonra, saat tam 8:15’de korkunç bir gümbürtüyle ortalık birdenbire karardı. O an Yamaguchi kavurucu bir sıcaklığı önce sırtında, sonrada yüzünde hissetti. Patlamanın etkisiyle patates tarlasına uçtu. Ayağa kalktı, bir süre panik içinde koştu, koştu.

Sonra tarlada gördüğü bir çukura yattı ve yüzünü toprağa yasladı. Sırtında dayanılmaz bir ağrı vardı. Elini arkasına götürdü, sırtına dokundu, parmakları kaydı. Sırtındaki ağrı bir kat daha arttı. 

Derisi hala eriyordu. 

Birkaç dakika sonra tekrar ayağa kalktı, yeşilden siyaha dönen patates tarlasında yeniden koşmaya başladı. Nehirde yüzerek karşı kıyıya geçerken sırtındaki ağrı bedenin her noktasına yayılıyor yüzündeki yanıkların acısı dayanma sınırını aşıyordu. 

Mitsubishi tersanesine ulaştığında gördüğü manzara korkunçtu. 

O geceyi tersane yakınlarında bir barakada geçirdi. Sol tarafındaki sızıntı onu bütün gece kıvrandırdı.

Ertesi gün tek bir hedefi vardı Bay Yamaguchi’nin, bir an önce Nagazaki trenine yetişmek!

İstasyona geldiğinde acı içinde kıvranan kadın ve çocukların feryatları arasında trene bindi.

****

Ertesi sabah Türkiye’de “Japonya’nın Hiroşima kenti Amerikan uçakları tarafından bombalandı” diyen radyo spikerinin sesi sanki sıradan bir olaydan bahsediyor gibiydi.

7 Ağustos 1945 tarihli gazeteler de durumun vahamiyetini anlamamış, sadece toz bulutu ve güçlü bir bombadan bahsetmişlerdi.

8 Ağustos tarihli Türkiye gazeteleri ise bir önceki güne göre farklıydı ve Dünya tarihinin en acı tablosunu fotoğrafları henüz ulaşmasa bile anlatıyorlardı.

New York Times’ın saldırı sonrası manşeti ise “Yeni Bir Çağ Başladı” idi. Savaşın galiplerinden Britanya Krallığı Dünya hegemonyasını kaybetmiş, yeni dünyanın lideri Birleşik Devletler bu bomba ile “Daha Kirli Yeni Bir Çağ” başlatmıştı.

O gün Amerikan askerlerinin Hollywoodvari bir espriyle “Küçük Oğlan” adını verdikleri atom bombası Hiroşima’da 140.000 can almıştı. 

Üstelik daha büyüğü olan “Şişman Adam” lakaplı ikincisi ise 3 gün sonra Kyoto’yu bombalamak üzere sabah yola çıkacaktı.

Hedef Kyoto idi ancak o gün bombalanacak bölge sıralamasını yapan Amerikan askerlerinin elinde 24 Temmuz günü aksi durumda hedef olacak üç şehir adı olan bir kağıt parçası vardı: 

Hiroşima, Kyoto, Nigata.

Ancak listeye son gün el yazısı ile dördüncü şehir eklendi: 

“NAGAZAKİ”

Dönemin ABD savaş bakanı Henry L. Stimson, eski günlerin anısına son anda yıllar önce balayını geçirdiği Kyoto yerine bir vadinin içine sıkışmış bir şehir olan Nagazaki’nin bombalanmasına karar verdi.

****

8 Ağustos sabahı Tsutomu Yamaguchi’nin bindiği tren Nagazaki’ye vardı. İlk önce tedavi görmek üzere hastaneye gider, bedenindeki yanıklara doktorlar müdahale ettiler. Ailesi onu o halde gördüğünde tanıyamadı.

Ertesi gün henüz iyileşmeden hastaneyi terk edip durumu rapor etmek üzere öğleye doğru Nagazaki tersanesine gitti. Hiroşima’da olanları anlatırken, o esnada kulakları sağır eden bükük bir patlamayla beyaz bir ışık gökyüzünü kapladı. Yamaguchi şok dalgası etrafı kasıp kavurmadan kendini yere attı.

Bomba tersaneye üç kilometre mesafede patladı ve üstelik Hiroşima’dakinden çok daha etkiliydi. O gün o tersanede bomba sonrası Yamaguchi’yi dinleyen yöneticilerin hemen hemen tamamı hayatını kaybetti. 

Yamaguchi ise bu kez de kendini yere atarak kurtuldu. Bayan Yamaguchi ve oğlu sabahleyin eczaneden Yamaguchi için aldıkları yanık merhemleri sayesinde hayatta kalmayı başardılar.

Sonraki yıllarda eski görevini bıraktı ve Yamaguchi hayatını barışa ve savaş karşıtlığına adadı. Şiirler yazdı birçok konferansta bildiriler sundu.

Oğlunu, ise genç yaşta kanserden kaybetti.

Yamagushi kafeste ötmeyen kuşları, kavrulan, simsiyah yaprakları gördü düşlerinde. Kavrulmuş patates tarlasında oğluna aldığı oyuncağı ararken birden gece yarıları ağlayarak uyandı.

Hıçkırığını bastırmak için hep yorganını ısırdı.

****

Hiroşima ve Nagazaki acı felaketten yıllar sonra, adeta küllerinden doğdu, ama Japon halkı o günleri asla unutmadı. 

Amerikan hükümeti ise atom bombasının kurbanları için şimdiye dek özür bile dilemedi.

2010 yılında 93 yaşında ölen Tsutomu Yamaguchi iki ayrı atom bombası saldırısından kurtulan tek kişi olarak hala Dünya’nın en şanslı adamı kabul edilir. 

65 yıl boyunca içinde taşıdığı acının ağırlığını hesaba katarsak şanslı olup olmadığını sizin takdirinize bırakıyorum.