GEÇER, NEYZEN TEVFİK

Eski dille yazılmış şiirlerimizi ve nesir yazılarını okuyamamak büyük kayıp. Hele hele Neyzen Tevfik, Tevfik Fikret ve Mehmet Akif’i elde Osmanlıca sözlükle anlamaya çalışmak bazen bulmaca çözmeye benziyor. 

  1. Kadir bir dönem bunu iş edinmişti. 1923 öncesi yazarlarla tanışmamız her ne kadar aslı kadar keyifli olmasada A. Kadir’in güzel Türkçesi buna katkıda bulunmuştu.

Burada pek de haddim olmayarak Neyzen Tevfik’in çok sevdiğim “GEÇER” şiirini Türkçeleştirmeye çalıştım. 

Bu şiir bana göre felsefi yönden Heraklitos’un ardılı, belki de bilmeden Kafka’nın, Sartre’nin öncülü. 

Neyzen’in deyişiyle “Hiç oğlu hiçlik”

GEÇER :

Acıların sonu yok sanma, bu dünya da geçer,
İnsan ömrü kadardır, gün de geçer, zaman da geçer,
Üzüntü, keder yetmez dünyalara bedel tazelik de geçer,
Mutluluk dönemi de geçer, kederli yaslar da geçer,
Gece gündüz yok olur, şu bir nefeslik anda geçer.

Bu dünya hayatı aşk ile büktü belimi,
Çağlayan göz yaşı mı, yoksa ki hicran seli mi?
İnleyen kader sazının acaba bam teli mi?
Çevrilir kaderin yardımıyla bu olanların filmi mi?
Ney susar, içki dökülür, Hazreti Süleyman da geçer.

İbret aldın, okudunsa şu yaman dünyadan,
Nefsini kurtara gör içindeki çığlıklardan,
Yaradılışın amacını bul dünya aşkıyla,
Önü yoktan, sonu boktan, bu kuru davadan,
Utanır Tanrı’nın bağışıyla cehennem de geçer.

Ne bilgi, ne Tanrı yolu, ne hakikat, ne töre,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu dünya,
Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre!
Marifet mahkemesinde verilen hükme göre,
Cennet iflas eder, Adem’in efsanesi de geçer.

Serseri Neyzen’in aşkınla kulak ver sözüne,
Girmemiştir bu dünyalar, bu güzellikler gözüne.
Heybetin kudreti baktırmadı kendi özüne.
Yaşlanır gül veren cehre bakılmaz yüzüne,
Hak olur meyhaneci, dost muhabbeti de geçer.