Küçük kız çadıra girdiğinde dehşet içindeydi. Beyaz doktor günlerdir acılar içinde kıvranan kızılderili kadının tedavisini kabul etmemişti.
Akşam üzeri güneş karlı Nebraska dağlarının ardında kaybolurken Ohamalı kadının çığlıkları sonsuza dek dindi.
Kızılderili küçük kız o gece karar verdi. Bir gün yetişkin bir kadın olduğunda halkının kaderini değiştirecek, kabilesine şifa dağıtacaktı.
Babasının desteği ile beyazların okullarına gitti, önce 17 yaşında genç bir öğretmen oldu, sonra 25 yaşında iken Birleşik Devletleri’in ilk yerli kadın doktoru oldu. Üstelik üniversiteden en yüksek derece ile mezun olarak.
Hiçbir doktorun adım atmadığı topraklarına bir hekim olarak geri döndüğünde 1300’den fazla hastayı tedavi etmiş hayatını batıda rahat bir hayat varken yaşamını at sırtında yüzlerce kilometre yol kat etmeyi göze alarak halkına adamıştı.
Okulda öğrendiği bilgileri atalarından miras kalan bilgelikle ve üniversitedeki tedavi yöntemlerini, atalarının tarifleriyle harmanladı.
Bugün tıp dünyasında kullanılan bir çok bitkisel ilaç onun çabaları sayesinde yeryüzünde kullanılmaktadır.
Özellikle dönemin doktorlarının bütün karşı koymalar ve itirazlara karşın peyote gibi birçok bitkiyi tedavilerde kullanmış, Kızılderililer arasında hala yaygın olan binlerce yıllık barışçı değerlerin yok olmaması için çaba göstermişti.
Bugün bir Ohama yerlisi coşkun ırmakların ruhunu, bizlerin farkedemediği doğa renklerinin canlılığını, bitkilerin ve hayvanların olağanüstü güzelliğini hala görebiliyorsa bunda biraz da Susan La Flesche’nin katkısı vardır.
18 Eylül 1915’de Susan La Flesche hayatını kaybetti.
Kızılderili inancına göre o başka bir canlının bedeninde hala yaşıyor.